İstanbul’un kalbinde müthiş bir mimari düşünün, hem de Ayasofya ile aynı yaşta!
Evet, Yerebatan Sarnıcı’ndan bahsediyoruz. İstanbul’un, hatta Türkiye’nin en ilginç ve en çok turist çeken noktalarından biri burası. Sadece yabancı veya Türkiye’nin farklı noktalarından gelen yerli turistler de değil, her gün İstanbul’da yaşayıp Yerebatan Sarnıcı’nı şimdiki haliyle görmeye gelenlerin sayısı bir hayli çok.
Yerebatan Sarnıcı, popüler kültürde bile kendine yer bulmuş durumda. Dan Brown’ın Cehennem adlı kitabını okuyanlar anladı bile. Tom Hanks’in de filminde yer aldığı bu yapımda Yerebatan Sarnıcı’nın birebir aynısı Budapeşte’deki bir film platosunda yaratılmış. Yani filmde gördüğünüz yer aslında orijinal Yerebatan Sarnıcı değil.
🛎️ Yazıya başlamadan önce hatırlatalım: Yerebatan Sarnıcı’nı adım adım kişisel ve dijital tur rehberinizle gezmek için Piri Guide mobil uygulamasını indirmeyi unutmayın! 😊
Yerebatan Sarnıcı Nerede?
Yerebatan Sarnıcı, İstanbul’da Eski Şehir veya Tarihi Yarımada olarak bildiğimiz kısımda yer alıyor. Ayasofya ile aynı tarihte yapıldığını belirtmiştik zaten. Bu iki önemli tarihi nokta konum olarak da aynı yerde. Yerebatan Sarnıcı tam da Ayasofya’nın yan tarafında bulunuyor.
Yerebatan Sarnıcı’na Nasıl Gidilir?
Sarnıca ulaşmak için tramvay, otobüs ve vapur kullanabilirsiniz. Eminönü’nden tramvaya binip Sultanahmet’te inmeniz gerekecek. Eminönü’nden veya yakınından geçen otobüs hatları ise şu şekilde: 28, 32, 46Ç, 47K, 66, 78, 79GE. Anadolu Yakası’nda olanlar için ise güzel bir vapur havasını kaçırmayın deriz.
❕Minik bir uyarı: Yerebatan Sarnıcı’na gelirken hem rahat hem de kaymayacak ayakkabılar seçtiğinizden emin olun 👟
Yerebatan Sarnıcı Tarihi
Yerebatan Sarnıcı tarihini bu yazımızda anlattık. Ancak çok daha fazlasını Piri mobil uygulamasında bulabileceğinizi hatırlatmış olalım. Piri mobil uygulaması, size Tarihi Yarımada için en güzel rotaları sunuyor, konumunuzu algılıyor ve neredeyseniz oranın hikayesini otomatik anlatmaya başlıyor. Size sadece kulaklığınızı takmak ve rotayı takip etmek kalıyor. Tamamen sizin keyfinize ve hızınıza göre hareket eden kişisel mobil tur rehberinizi indirmeden Tarihi Yarımada ve Yerebatan Sarnıcı’nı gezmeye başlamayın!
Yerebatan Sarnıcı: Bir Sarnıçtan Fazlası
Bir sarnıçtan çok daha fazlası çünkü burası adeta bir sarayı andırıyor. Gerçekten de İstanbul’un uzuuun tarihini gösteren en güzel ve en değerli yapılardan birisi.
Yerebatan Sarnıcı 6. yüzyılda İmparator I. Justinian döneminde inşa edilmiş. Şu an İstanbul olarak bildiğimiz, o dönem henüz büyümekte olan Constantinople kentine güvenilir su sağlamak için bu sarnıç tasarlanmış. İçerisinde barındırdığı sütunların birçoğu oldukça karmaşık ve detaylı oyma eserler. Hatta bunlardan birisi hepimizin çok yakından tanıdığı bir ismin yüzüne sahip: Medusa. Yerebatan Sarnıcı’ndaki Medusa Başı’nın kötü ruhlara karşı korumak için kullanıldığı düşünülüyor.
Yerebatan Sarnıcı, içerisinde toplamda 336 sütun bulunduruyor. Sarnıç binasının bu noktaya yapılmasının sebebi ise insanların bu noktanın sular altında kalacağını, kimsenin görmeyeceğini düşünmesi. Sırf bu nedenle de ne kadar sütun varsa kullanalım demişler ve ortaya bu görkemli yapı çıkmış. Çok sayıda sütun kullanıldığından dolayı sütun başlıklarının, boyutlarının ve sütunların birbirlerinden farklı olduğu da gözünüzden kaçmayacaktır. Kimisi korint düzeninde kimisi ise düz sütun dediğimiz dor düzeninde sütunlar.
Yerebatan Sarnıcı Neden Yapıldı?
İstanbul, yüzyıllardır en çok arzu edilen şehirlerden biri olmuş. Şehri içten yıkabilmek için de düşmanlar suya zehir koyarmış. Bu nedenle su kemerlerinin ve sarnıçların yanında önemli önlemler olurmuş. Yerebatan Sarnıcı içine ise balık konulurmuş. Balık yaşamazsa insanlar suyun zehirli olduğunu anlarmış. Geçmiş yıllara kadar balıklar hala yüzüyordu ancak İBB’nin restorasyon çalışmaları nedeniyle sarnıçtan uzaklaştırıldılar.
1987 yılında buradaki yol tamamen temizlenmiş ve günümüzde organizasyonların yapılabileceği bir alana bile sahip. İçerideki su nasıl taşmıyor diye de sorabilirsiniz. Yerebatan Sarnıcı’ndaki su her daim belli bir seviyede tutuluyor ve o seviyenin üzerine çıktığı an su tahliye ediliyor.
Yerebatan Sarnıcı’ndaki Suyun Kaynağı
10 milyon metre küp su barındıran Yerebatan Sarnıcı, Romalı mühendislerin zekasını gösterir nitelikte. Kömür suyu en iyi arıtma metodu olduğundan yukarı kısımdaki kırmızı tuğlalı kubbelerin üzerinde kömür bulunurmuş. Üst taraftan yağmur yağdığında yağmur veya yeraltı suları süzülerek buraya zenginlik olarak geri dönermiş. Yani anlayacağınız Yerebatan Sarnıcı’nın su kaynağı yalnıza Belgrad Ormanlarından kemerler aracılığıyla akan sular değil.
Medusa Başı
Medusa Başı, 1987 senesinde yapılan restorasyon sırasında ortaya çıkmış. Yerebatan Sarnıcı’nda tek bir Medusa değil, iki Medusa mevcut. Birisi ters, diğeri ise yan konulmuş durumda. Neden burada oldukları veya neden bu şekilde konumlandırdıkları kesin olarak bilinmiyor ancak bazı tahminler var.
Arkeologlara göre Medusa başları Paganizm sembolü olduğu ve sarnıcın yapıldığı dönemde de Hristiyan bir imparatorluk olduğu için buraya konulmuş. Sular altında olacak, insanlar zaten göremeyecek diye buraya atıvermişler.
Bir başkası ise sarnıç korunsun diye konulduğunu söylüyor. Medusa Bizanslıların nazar boncuğu gibiymiş, kötü ruhlardan koruyacağına inanırlarmış.
Tabii bir de tamamen pratik sebeplerle konulduğuna inanan bir kesim var. Bu kesime göre Medusa başlarının olduğu nokta sarnıcın en son biten kısmıymış. Ellerinde sütun kalmayınca alt tarafa koymaları gereken bir platform arayışına girmişler. Bu sebeple de doğru açıyı bulabilmek adına Medusa başlarına böyle ters düz etmişler.
Bu kadar bilgiye acıkmışsınızdır diye düşünüyoruz. O zamaaan Tarihi Yarımada’ya kadar gelmişken bir lezzet turu yapmadan gitmeyin. Tarihi Yarımada Lezzet Rehberi sizi bekliyor! 🍽️