Avusturya’nın kartpostalları andıran kasabası Hallstatt, doğası, tarihi ve eşsiz atmosferiyle görenleri büyülemeye devam ediyor. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan bu şirin köy, masalsı manzaraları ve zengin kültürel mirasıyla Avrupa’nın en çok ziyaret edilen destinasyonlarından biri. Eğer siz de Alpler’in eteklerinde, huzur dolu bir seyahat hayal ediyorsanız, bu Hallstatt gezi rehberi tam size göre! Hallstatt’a nasıl gidilir, ne zaman ziyaret edilmeli, nereleri görmeli – hepsi bu yazıda.
Yazıya başlamadan önce hatırlatalım: Paris’i adım adım kişisel ve dijital tur rehberinizle gezmek için Piri Guide mobil uygulamasını indirmeyi unutmayın! 
Hallstatt Nerede?
Hallstatt, Yukarı Avusturya’nın Gmunden ilçesinde bulunuyor. Hallstatt, Alpler’in eteklerinde, Hallstätter’ın gölünün kenarında, Salzkammergut bölgesinde kurulmuş. Bu küçük kasaba aynı zamanda Salzburg ve Graz’a da çok yakın.
Hallstatt’a Nasıl Gidilir?
Maalesef Hallstatt’a direkt uçuş bulunmuyor. Fakat dağlık konumunda dolayı hem araba hem de tren ile ulaşılabiliyor. Hallstatt’a Avusturya’nın büyük şehirleri olan Viyana ve Salzburg’dan tren ile ulaşabilirsiniz. Trenler arası aktarma yapmanız gerekebiliyor. Fakat aktarmalar oldukça kolay. Ayrıca Münih gibi Bavyera bölgesindeki şehirlerden de Hallstatt’a ulaşabilirsiniz.
Hallstatt’a Ne Zaman Gidilir?
Eğer dört mevsim güzel olan bir yer varsa orası da kesinlikle Hallstatt’tır! Bu yüzden ne aradığınıza bağlı olarak cevap değişebilir. Özellikle Hallstatt’ın, çiçek açmış sokaklarında rahat rahat dolaşmak istiyorsanız sonbahar ve ilkbahar da gitmenizi tavsiye ederiz. Eğer bot kiralayıp gölün de tadını çıkarmak istiyorsanız yaz ayları ideal. Fakat kışın Hallstatt tam bir peri masalına dönüşüyor. Hem şehir karlar altında büyüleyici oluyor, hem de bunaltıcı kalabalıklardan kaçınmış oluyorsunuz.
Hallstatt'ta Gezilecek Yerler
Hallstatt’ta mutlaka görmeniz gereken yerleri altta listeledik. Ancak çok daha fazlasını Piri mobil uygulamasında bulabileceğinizi hatırlatmış olalım. Piri mobil uygulaması, size Hallstatt için en güzel rotaları sunuyor, konumunuzu algılıyor ve neredeyseniz oranın hikayesini otomatik anlatmaya başlıyor. Size sadece kulaklığınızı takmak ve rotayı takip etmek kalıyor.
Tuz Madeni
Hallstatt’ın gezilecek en turistik yeri Tuz Madenleri. Dünya’nın en eski Tuz Madenlerinin burada bulunuyor olması zaten bu turistik yeri oldukça çekici kılıyor. Tuz Madenleri’ne çıkmak için iki seçeneğiniz var; 1 saatlik bir yürüyüş parkuru veya 3 dakikalık bir füniküler macerası. Özellikle soğuk ve yağışlı havalarda füniküler en çok tercih edilen seçenek. Toplamda 30 euro vererek finikülerle gidip dönüyorsunuz ve Tuz madenlerini bir rehber eşliğinde geziyorsunuz. Eğer vaktiniz bolsa, trekking tutkunuysanız ve hava da güzelse o zaman siz yürüyüş parkuru tarafından bekleniyorsunuz demektir. Yürümeyi seçiyorsanız toplamda 26 euro veriyorsunuz ve 4 euro cebinizde kalıyor.
Kemik Evi
Aziz Michael Şapeli’nin hemen altında dünyanın en sıradışı müzelerinden biri var. Bu mezarlıktan çıkarılan kafatasları ve kemikler sergileniyor. Öyle birkaç kafatası, birkaç kemik sanmayın. Var olan en büyük kafatası koleksiyonunun burada olduğu söyleniyor. İçeride binden fazla kafatası bulunuyor. Koleksiyonun bir diğer önemli özelliğiyse kafataslarından bazılarının “boyanmış” olması.
Aslında bu, Yukarı Avusturya ve Bavyera bölgelerinde birkaç yüzyıldır süren bir gelenekmiş. Buradaki kafatasları 18. yüzyılın ilk yarısında boyanmaya başlamış. Buraya son eklenen kafatası ise altın dişli bir kadına ait. İçeride çarmıha gerili İsa’nın ayakları altında görebilirsiniz onu. 1980’lerde vefat etmiş ve 1995’te – vasiyeti üzerine – kemikleri mezarından çıkarılıp Kemik Evi’ne konmuş.
Marktplatz
Hallstatt’ın ünlü meydanı Marktplatz oldukça küçük yer. Eskiden ise tuz ticaretinin kalbinin attığı yermiş. Zamanla sosyal yaşamın merkezi haline gelmiş. Yeme içmenin, alışverişin, kutlamaların adresi olmuş. Hatta Hallstatt’ın Noel Pazarı da burada kuruluyor.
Hallstatt “beyaz altın” tuz sayesinde zenginleşmiş ve yüzyıllarca refah içinde yaşamış. Bu zenginlik, refah mimariye de yansımış tabii. 16. yüzyılda burada evler varmış. Ama 1750’de çıkan bir yangın hepsini yok etmiş. Neredeyse tamamı yanmış, yok olmuş Hallstatt’ın. Gördüğümüz bu binalar işte o yangından sonra yapılmışlar.
Hallstatt Gölü
Eğer vaktiniz varsa Hallstatt Gölü’nde kısa bir gezintiye çıkın derim. İsterseniz tekne turuna katılabilir isterseniz de bot ya da deniz bisikleti kiralayabilirsiniz. Gölün üzerinde çok sayıda pedallı, kuğu biçiminde deniz bisikleti göreceksiniz. Kuğular bu manzaranın olmazsa olmazları! Biliyor musunuz, ilk kuğular buraya İmparatoriçe Elizabeth – namıdiğer Sisi – zamanında getirilmişler. Hallstatt, Sisi ve eşi İmparator Franz Joseph’in sık uğradığı yerlerdenmiş. Sisi kuğulara hayran olduğundan buraya çok sayıda kuğu getirilmiş. Bu arada, eskiden tuz tüccarlarının kullandığı ahşap botlarla da gezebilirsiniz gölde.
Son olarak, eğer mevsim yazsa yüzebilirsiniz. Köyün diğer tarafında yapay olarak oluşturulmuş bir “yüzme adası” bulunuyor. Bu ada, 1960’larda Hallstatt Tüneli yapılırken çıkarılan taşlarla yapılmış.
Skywalk
Skywalk, “Dünya Mirası” izleme alanı olarak 2013’te açılmış. Füniküler ile yukarı çıktığınızda ilk nereye gideceğinizi şaşıracaksınız. Ama nereye gideceğinize karar vermenize gerek kalmadan ayaklarınız sizi kendiliğinden Gözlem Noktası’na götürecek. O meşhur üçgen panoramik görüşün olduğu yere ilerlerken buranın World Heritage View (Dünya Miras Görüşü) olduğunu görmek beklentinizi biraz daha arttıracak. Veee sonunda karşınızda sessizliğin, huzurun ve sadeliğin tablosu… Buradan bir süre ayrılmanız kolay olmayacak.
Bonus: Rudolfsturm
Rudolfsturm, 1284’te madenleri korumak için inşa edilmiş. Madenlerin bölge için ne denli kıymetli olduğu ortada. Üstelik vadi, madenciler ve ailelerinin yaşam alanıymış. Rudolfsturm geçmişte Maximilian, Franz Joseph gibi imparatorları ve İmparatoriçe Sisi’yi ağırlamış. 1960’lardan beri de restoran olarak hizmet veriyor.
Eğer Viyana’dan Hallstatt’a geçme planlarınız varsa, Viyana gezi rehberimize de mutlaka bakın!
