AkdenizHatayTürkiye

Hatay Mirası: Birleştiren Şehir

Hatay sokaklarından kimler gelmiş, kimler geçmiş!  Büyük İskender’den tutun da Kleopatra’ya, Jül Sezar’dan Havari Petrus’a kadar uzanan tarihiyle çok kadim bir toprak.

“Birleştiren Şehir” dememişler. Daha kurulduğu andan itibaren öyle farklı ve eşsiz kültürleri birleştirmiş ki burası. Farklı dinlere inanan, farklı dilleri konuşan insanları tek bir sofranın etrafında toplamış. Gelen herkesi buyur etmiş sofrasına, hiçbir gideni aç göndermemiş. 

Hatay’ı her daim hatırlamak ve kültürel mirasını canlı tutmak için ise Hatay rehberimiz burada var olmaya devam edecek 💚

Hatay Kültürü ve Tarihi

Hatay Kültürü ve Tarihi

Şehir, Anadolu topraklarının ilk yerleşim yerlerinden birisi. Geçmişi M.Ö. 100 binlere kadar gidiyor. Akadlar, Yahmad Krallığı, Hititler ve Mısırlılar gelmiş geçmiş buralardan. 6. Yüzyılda ise Pers İmparatorluğu’nun altına girmiş. Büyük İskender’in gelmesiyle İskenderun Aleksadria olmuş. Tabii o zamanlar adı İskenderun değil de “Myriandros”muş. 

Çok daha eskilere gidersek de Hatay’dan “Doğu’nun Kraliçesi” diye bahsedildiğini görebiliyoruz. Sadece bu isim bile tarihinin ne kadar geniş olduğunu gösteriyor. Arkeolojik çalışmalardan çıkarılanları da unutmamak gerek. Mesela Hatay’ın en ama en önemli figürlerinden Kral I. Şuppiluliuma’nın 1,5 metre yüksekliğindeki heykeli sizi öylesine büyülüyor ki!

Sırasıyla Persler, Yunanlılar ve Romalılar gelmiş. Fakat biz biraz daha yakın bir tarihe bakalım.

Hatay Nasıl Türk Topraklarına Katıldı?

Fransızlar, I. Dünya Savaşı’nın ardından Hatay’ı işgal etmişler. Şehir, tam 18 sene boyunca Fransız egemenliği altında kalmış. Bu noktada kent 1921 senesinde Suriye topraklarından sayılmaya başlanmış. 1938 yılında ise bir referandum gerçeklemiş ve nüfusun büyük bir çoğunluğu topraklarının Türkiye toprakları içinde olması için olumlu oy kullanmış. Ancak Hatay Türkiye’ye katılmadan önce 2 Eylül’de açılan meclisle “Hatay Cumhuriyeti” ilan edilmiş. Bayrağını Atatürk seçmiş ve Antakya da başkent olmuş.

Kulaklarımızda hemen Ulu Önder Atatürk’ün “Hatay benim şahsi meselemdir.” sözleri çınlıyor. Atatürk belki Hatay’ın Türk topraklarına katıldığını göremedi ama şahsi meselesini yerine getirdi. Çünkü takvimler 29 Haziran 1939’u gösterdiğinde Hatay artık Türkiye’ye katılmıştı.

Hatay'a Nasıl Yardım Edebiliriz?

Geçmişi hatırlamak, unutturmamak ve Hatay’ın mirasını yaşatmak hepimizin sorumluluğunda. Ancak iş burada bitmiyor. Geçmişi hatırlamak, geleceği inşa ettikçe, bizler daima ileri baktıkça gerçekleşebilir. Peki, kenetlenmeye ve yardımlaşmaya ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde neler yapabiliriz? 

Yapabileceğimiz ve başaracağımız daha çok şey var. Ama her şeyin ötesinde yaraları sarmak için umuda ve “sürdürülebilir” dayanışmaya ihtiyacımız var. Bölgedeki yerel işletmeleri desteklemek, atabileceğimiz adımlardan yalnızca biri.

Destekleyebileceğiniz Yerel İşletmeler

Antakyalı kadınların elinden yöresel lezzetler için:

Zeytinyağı için:

Zeytin için:

Mis gibi doğal salçalar için:

Süt ve bal siparişleriniz için:

Çeşitli yöresel ürünler için:

Sizi de deprem bölgelerindeki yerel işletmeleri desteklemeye davet ediyoruz. Yaralarımızı birlikte sarıp ayağa daha da güçlenerek kalktığımız yarınlara… ❤️

Tags:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir