AvrupaİtalyaVenedik

Venedik Gezi Rehberi ve Gezilecek Yerler

Venedik, her daim popülerliğini korumuş bir şehir. Hatta dünya üzerinde kendi güzelliğiyle bu kadar barışık pek fazla şehir bulamazsınız. Çünkü kurulduğu günden itibaren büyük çoğunluğu aynı kalmış bir yerleşim yerinden bahsediyoruz. Denizin üstündeki sınırlı kara parçasına inşa edilmiş. Bu da şehir sınırlarının genişlemeden aynı büyüklükte kalmasını sağlamış. Venedik her şeyden önce farklı bir dokuya sahip. Çoğu Avrupa şehrinin aksine Romalı ve Yunanlılar, Venedik’te hüküm sürmemiş.

Hun İmparatoru Atilla’dan kaçmaya çalışan İtalyan halkı bu şehre yerleşmiş. İstekleri, gölcüklerin etrafındaki adalara geçip kendi geleceklerini garantiye almakmış. Ve tahmin ettiklerinden daha da başarılı olmuşlar. O dönem şehri 118 ada üzerine kurmuşlar. Günümüzde Venedik şehrini 400’den fazla köprü bir arada tutuyor. 

Yazıya başlamadan önce hatırlatalım: Venedik’i adım adım kişisel ve dijital tur rehberinizle gezmek için Piri Guide mobil uygulamasını indirmeyi unutmayın! 🙂

Venedik Nerede?

Venedik, İtalya’da 118 adanın üzerine kurulmuş bir şehir. Bu adalar, kanallarla ayrılırken köprüler aracılığıyla birbirlerine bağlanıyor. Aynı zamanda burası, İtalya’nın en büyük 8. bölgesi Veneto’nun da başkenti. Herkesin bildiği gibi mimarisi ve sanat eserleriyle çok ünlü bir kent. Bu nedenle Venedik Lagünü de dahil tüm Venedik, UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alıyor.

Venedik’e Ne Zaman Gidilir?

Evet, hepimiz birer turistiz. Ama kabul edelim, koca bir turist kalabalığıyla gezmeyi hiçbirimiz istemeyiz. O nedenle Venedik’i en güzel Eylül ve Kasım aylarında ziyaret edebilirsiniz. Bu aylarda turist yoğunluğu gerçekten azalıyor. Yine de havanın biraz soğuduğunu kabul etmemiz gerek. Ancak bir atkı ve kazağın sıcaklığıyla kendinizi Venedik’in kollarına bırakın deriz biz. Acqua alta olarak adlandırılan su seviyesinin yükselmesi ise Eylül ve Nisan aylarında gerçekleşebiliyor. Kasım ve Aralık gibi de gerçekleşme ihtimali var. Bu aylarda gidecekseniz botlarınızı valize koymayı unutmayın!

Venedik’e Nasıl Gidilir?

Venedik bir Avrupa şehri olduğundan gitmeden önce Schengen vizesi almanız gerek. Ulaşım olarak en kolay ve en hızlı seçim ise şüphesiz ki hava yolu. Çeşitli hava yolu şirketlerinde Venedik uçak bileti bulma şansınız var. Hatta hemen hemen her gün İstanbul’dan Venedik’e direkt uçuş mevcut. Venedik’e geçtikten sonra şehir merkezine ulaşım da otobüsle sağlanıyor. Merkeze yaklaşık yarım saatte gidebilirsiniz. Otobüs dışında su taksiler ve botlar da yine tercihler arasında. Vaporettalar da sizin kent merkezi içindeki ulaşımınızı sağlayacak.

Venedik Gezilecek Yerler

Venedik’te mutlaka görmeniz gereken yerleri altta listeledik. Ancak çok daha fazlasını Piri mobil uygulamasında bulabileceğinizi hatırlatmış olalım. Piri mobil uygulaması, size Venedik için en güzel rotaları sunuyor, konumunuzu algılıyor ve neredeyseniz oranın hikayesini otomatik anlatmaya başlıyor. Size sadece kulaklığınızı takmak ve rotayı takip etmek kalıyor. Tamamen sizin keyfinize ve hızınıza göre hareket eden kişisel mobil tur rehberinizi indirmeden Venedik’i gezmeye başlamayın 🙂

Venedik Sular Altında: San Marco Meydanı

Venedik Festivali zamanı bambaşka bir hal alan San Marco Meydanı ile başlıyoruz. Şehrin eskiden Aslan Cumhuriyeti olarak anılmasının nedeni de San Marco’nun kanatlı meleğiymiş. Bu meydan Venezia, yani Venedik halkının koruyucu azizine adanmış bir bölge. İnternette Piazza San Marco’nun sular altında kaldığı zamanları görmüş olabilirsiniz. Bu bölgede bahsettiğimiz gibi aqua alta denilen tatsız bir durum yaşanabiliyor. Yani yağışlar sonucu suların yükseldiği zamanlar küçük çaplı sel felaketleri oluyor. Adaların üzerinde bir hayat rüya gibi. Ama bu rüya Venedik’te olunca bazen soğuk bir suyla uyanmak zorunda kalabiliyorsunuz.

San Marco Bazilikası’ndaki Balo Salonu

Şehrin ünlü bazilikası San Marco da yine bu meydanda. Güzel bir hikayesi var buranın. Napolyon, şehri fethettikten sonra San Marco meydanına gelmiş. Venedik’te çok fazla kilise olduğunu ama hiç balo salonu olmadığını söylemiş. Şu an müzeye ait olan binanın ikinci katını büyük bir balo salonuna çevirmiş. İşin ilginç tarafı, Napolyon burada hiç dans edememiş bile. Çünkü fethettikten kısa bir süre sonra Venedik şehrini Viyanalı Habsburg hanedanına satmış. Buna rağmen binanın Bizans tarzı cephesi görkeminden pek bir şey kaybetmemiş.

San Marco Kathedrali

Venedik’in ünlü meydanında ziyaret etmeniz gereken bir başka tarihi yapı San Marco Katedrali. Burası aslında bir Roman Katolik kilisesi. Ancak Avrupa ve İtalya’daki diğer Roman Katolik kiliselerinden farklı. Tüm şehirde hala ayakta duran en eski bina. 950 yıl önce tuğla ve kırmızı tuğlayla inşa edilmiş. Daha sonra yüzyıllar boyunca farklı Orta Doğu ülkelerinden getirtilen mermer taşlarla süslenmiş. Yani binanın dış cephesinde carrara olarak bilinen İtalyan mermeri hiç kullanılmamış. Cephesi Suriye, İran, Mısır, Yunanistan ve Türkiye gibi Asya ülkelerinden getirilen malzemelerle kaplı göz alıcı bir kolaja benziyor.

Ahlar Köprüsü

Şehirde dolaşırken sayısız köprüden geçeceksiniz. Bunlardan en ünlü ikisinden bahsedelim şimdi de. İlki Ahlar Köprüsü. Aslında bir hapishanenin yakınında olduğu için günahlarından dolayı pişmanlık duyanların iç çekişleri ona bu ismi vermiş. Fakat romantizm akımının etkisiyle bu algı değişmiş. Bugün köprüden geçen turistler, aşıkların duyduğu özlemden bu ismin verildiğini düşünüyor. Eh, gondolla gezen bunca aşığı görürken başka bir sebep bulmak da zorlaşıyor doğrusu.

Avrupa’nın İlk Kafesi’ne Ziyaret

Şimdi biraz oturup soluklanma ve kahvenizi yudumlama zamanı. O yüzden size hemen Café Florian’ı önerelim. Söylenene göre Avrupa’nın ilk kahvesi Venedik’te, Café Florian’da servis edilmiş. 1720 yılında, yani bundan tam 300 yıl önce açılmış bu mekân. Sizin gibi Avrupa’yı dolaşan gezginlerin uğrak noktası oluvermiş. Bir sürü ünlü ismin de favorisiymiş Florian: Charles Dickens, Honore de Balzac, Victor Hugo, Frederick Chopin…

Rialto Köprüsü

Rialto Köprüsü, şehrin en ünlü ve en eski köprülerinden. Ticaretin yüzyıllardır nefes aldığı bir bölgede. Hatta Shakespeare’in ünlü oyunu Venedik Taciri buradaki Rialto Limanı’nda başlıyor. Sanılanın aksine ünlü yazar burayı hiç ziyaret etmemiş. Fakat o dönem Venedik Akdeniz’in ticaret merkeziymiş ve burayı tasvir etmesi pek zor olmamış. Nasıl ki bugün New York’a gitmeyenler bile Wall Street adında, borsanın kalbi sayılacak kadar önemli bir bölge olduğunu biliyor, aynı hesap…

Burada geçmişte Türk tüccarların kullandığı bir depo varmış. Yıllar boyu Osmanlı ve Venedik savaş halinde kalmış ama ürünlerini burada satmalarına izin verilmiş. İş başka, arkadaşlık başka diyelim biz buna. Hala burada haftanın belli günleri pazarların kurulduğunu görebilirsiniz.

Büyük Kanal’da Küçük bir Gondol Gezintisi

Venedik şehrini ziyaret edenlerin yapabileceği en özel aktivite şüphesiz gondol turuna çıkmak. Venedik’te tekerlekli ulaşımın hiçbir çeşidine izin verilmiyor. Yani bırakın arabayı, bisiklet bile kullanmak yasak. Bu yüzden yaklaşık 3 kilometreye varan uzunluğuyla göz alıcı Grand Canale, şehrin “ana yolu” gibi. 5 metreyi bulan kanalın, şehrin birçok bölgesinde diğer küçük kanallarla birleştiği kısımlar da var. Yüzen şehirde bu şekilde yol almak çok kolay. Hem böylelikle kanalın etrafına dizili evleri inceleme fırsatınız oluyor.

Gondol Meraklıları için tavsiyeler 🙂

Kanalda bir gondol gezisi gerçekten paha biçilemeyecek bir deneyim. Seri üretim bir araba değil ne de olsa aracınız. Bir gondol inşa etmek yaklaşık 3 hafta alan bir uğraş. 50.000 Euro gibi bir fiyata mal oluyor. Pahalı olsa da güzel muhafaza edildiği takdirde 30 yıla kadar dayanıyorlar. Gördüğünüz her gondol aynı uzunlukta yapılıyor, yani 11 metreler. Ve inşalarında tam 7 farklı ağaç cinsi kullanılıyor. İlginç olansa bunların hiçbirinin exotic türler olmaması. Vişne, armut gibi ağaçlar kullanılıyor yani, kalın afrika odunları gibi özel şeyler değil. Venediklilerin nesillerdir kullandıkları odunlar, ahşap olarak üretilen neredeyse her şey bu yörenin odunu yani. Alp dağlarındaki ağaçların odunu.

Venedik Komşu Adaları

Venedik küçük bir yer. Keşfederken “Tadı damağımda kaldı ama.” diyebilirsiniz. Öyleyse çevre adalara gitmeniz harika bir fikir olacaktır. Şehrin ilk yerleşim bölgesi Torcello bunlardan biri. Aynı zamanda Venedik camının yurdu Murano; rengiyle ve ahengiyle sizi içine çeken Burano gezebileceğiniz adalar arasında.

Venedik gerçekten de romantik bir şehir. En romantiği mi bilemiyoruz çünkü kimisi için dünyanın en romantik şehri Paris. Eğer sizin cevabınız da ikincisiyse Venedik’ten sonra bir Paris turu da yaparsınız belki. O zaman biraz daha arka planda kalmış noktaları keşfetmek için Paris’in Gizli Kalmış Yerleri: Alışılmadık Paris Önerileri yazımız ilginizi çekebilir.

Tags:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir