Zamanda yolculuk mümkün olsaydı, Tarsus Anadolu’nun kadim öyküsünü bize tek başına anlatabilirdi. Hangi sokağına sapsanız, neresinden bir avuç toprak kaldırsanız altında bir yaşanmışlığın izi… Tarsus, aşkın ve bilgeliğin kenti. Yaklaşık yedi bin yıllık tarihine Hitit, Roma, Arap, Bizans, Osmanlı ve nice kültürleri sığdırmış. Bir zamanlar Tarsus’ta bulunan bilgi birikimi ve felsefi ve bilimsel düşünce okulları, Atina ve İskenderiye’yi geçmiş. Günümüzde ise doğa ile iç içe oluşu ve sunduğu enfes lezzetler ile Çukurova’nın en değerli yerlerinden biri. Henüz zenginliği turistler tarafından çok da fark edilmediği için kalabalıktan uzak rota arayanlar için birebir.
Tarsus’a ne zaman gidilir, Tarsus’ta nereler gezilir hepsini aşağıda sıraladık. Yazıya başlamadan önce hatırlatalım: Tarsus’u adım adım kişisel ve dijital tur rehberinizle gezmek için Piri Guide mobil uygulamasını indirmeyi unutmayın! 🙂
Tarsus Nerede?
Tarsus, Türkiye’nin güneyinde yer alıyor. Akdeniz kıyısındaki Mersin iline bağlı ve Mersin’in en doğusunda bulunan bir şehirdir. Tarsus’un doğusu Adana, batısı Mersin merkez, kuzeyi Pozantı ve Çamlıyayla, güneyi Akdeniz ile çevrili.
Tarsus’a Ne Zaman Gidilir?
Tarsus’a gitmek için en uygun zamanlar genellikle ilkbahar ve sonbahar ayları. Nisan ve Mayıs aylarında başlayan ilkbahar, şehrin doğal güzelliklerinin en canlı olduğu dönem. Sonbahar özellikle de Eylül ve Ekim aylarında Tarsus’un sıcak ikliminden dolayı oldukça keyifli oluyor. Bu dönemde sıcaklık daha ılıman ve nispeten oluşabilen yaz kalabalığından uzak. Kış aylarında ise yağışlar artabilir.
Tarsus’ta Ne Yenir?
- Humus Yemeği: Dikkat, meze olanla karıştırmayın! Bu, ana yemek. Tarsus’a özgü. Bu yüzden “coğrafi işaret” bile almış. Nohutlar püre kıvamına getirilip tahin, limon, sarımsak ve kimyonla karıştırılıyor. Üzerine yağda yakılmış kırmızı biber gezdiriliyor. Kıyılmış maydanoz ve sumakla – sıcak olarak- servis ediliyor.
- Kuşgözü: Bir nevi mini lahmacun diyebiliriz bu yemek için.
- Simit Ayran: Özellikle “Orhan”da simit- ayran denemelisiniz. “Orhan” mekânın ismi. Burada ayran, el yapımı yoğurttan hazırlanıyor. Simit- ayran ya da simit- şalgam Tarsusluların favori lezzetlerinden.
- Mamül: Tatlı olarak Mamül’Ün tadına bakmalısınız mutlaka. Mamül, irmikle yapılan bir kurabiye. İçinde bolca ceviz ve tarçın bulunuyor. Tabi tercihe göre bademle, fıstıkla ya da kuru incirle yapılanları da var. Tarsus Müzesi’nin bulunduğu meydanda Mamülcü İsmail abi, seyyar arabasında Tarsus’un en güzel mamüllerini satıyor. Sabah 10’dan akşam 6’ya kadar yerinde oluyor.
Şahmaran Efsanesi
İnanışa göre, Tarsus’ta yer altında yılanlar yaşıyormuş. Bu yılanlara “Maran”, kraliçelerine de “Şahmaran” deniyormuş.
Bir gün Cemşab adlı bir hırsız ve arkadaşları kimine göre bal, kimine göre hazine dolu bir derin mağara keşfetmişler. Hazineyi alması için Cemşab’ı aşağı indirmişler. Arkadaşları Cemşab’ı kandırıp, hazineleri alıp, Cemşab’ı da mağarada bırakmışlar. Cemşab mağaranın içerisinde Maranlar’ı bulmuş. Maranlar onu aralarına alıp birlikte yaşamaya başlamışlar. Şahmaran, Cemşab’a çok güvenmiş, ilmini onunla paylaşmış.
Yıllar geçmiş, Cemşab gitmek istemiş. Şahmaran Cemşab’ın üzüntüsüne dayanamamış ve ona nasıl geri dönebileceğini anlatmış. Derken ülkenin hükümdarı amansız bir hastalığa yakalanana kadar… Bu hastalığın tek çaresi Şahmaran’ın etinden yemekmiş. Cemşab’a zorla yerini söyletmişler.
Şahmaran yakalanıp buraya getirilmiş. Cemşab’ın rızasıyla değil de işkenceyle konuştuğunu görünce ona hiç kızmamış. Etini kaynatıp hükümdara yedirmesini, suyunu da vezire içirmesini tembihlemiş. “Geri kalanı da kendin iç” demiş Cemşab’a. Şahmaran’ın suyunu içen vezir hemen ölmüş. Şahmaran, kendisini aramalarına sebep olanın da, Cemşab’a işkence edenin de o olduğunu biliyormuş. Hükümdar ise söylendiği gibi deva bulmuş, iyileşmiş. Cemşab saraya vezir olmuş. Arkadaşlarının ondan kaçırdığı hazineden çok daha fazlasını kazanmış.
Maranlar hala Şahmaran’ın ölümünden habersizler. Şahmaran, onlara hamama gidip yıkanacağını, sonra da bir düğüne katılacağını söylemiş. Maranların bir gün onun dönmeyeceğini anlayacaklarına ve üzüntü ve öfkeyle kenti ele geçireceklerine inanılıyor. Hikâyenin bu kısmı, antik dönemde basılan sikkelerin üzerine bile işlenmiş.
Tarsus Gezilecek Yerler
Tarsus’ta mutlaka görmeniz gereken yerleri altta listeledik. Ancak çok daha fazlasını Piri mobil uygulamasında bulabileceğinizi hatırlatmış olalım. Piri mobil uygulaması, size Tarsus için en güzel rotaları sunuyor, konumunuzu algılıyor ve neredeyseniz oranın hikayesini otomatik anlatmaya başlıyor. Size sadece kulaklığınızı takmak ve rotayı takip etmek kalıyor. Tamamen sizin keyfinize ve hızınıza göre hareket eden kişisel mobil tur rehberinizi indirmeden Tarsus’u gezmeye başlamayın! 😊
Kleopatra Kapısı
Mısır Kraliçesi Kleopatra ve Romalı general Marcus Antonius meşhur aşklarının başladığı yer bu kapı. Söylenene göre, Marcus Antonius’un daveti üzerine kente gelen kraliçe, bu kapının önünde büyük bir törenle karşılanmış ve Marcus Antonius’u ilk kez bu kapının önünde görüp aşık olmuş.
Geçmişte kente giriş çıkış üç farklı kapıdan sağlanıyormuş. Kleopatra Kapısı’da onlardan biriymiş. Kesme taştan inşa edilmiş. Kapının da dahil olduğu, kenti çevreleyen sur sistemi, 19. yüzyılda Mısırlı İbrahim Paşa tarafından yıktırılmış. Mısırlı İbrahim Paşa, kente çok sayıda Arap işçi getirmiş. Bu işçiler, surların yıkılmasıyla elde edilen geniş arazilere pamuk ekmişler. Surlardan geriye yalnızca bu kapı kalmış. Sonraki yıllarda çok kez onarılmış ve orijinalliğini büyük ölçüde yitirmiş.
Dokuntaş Roma Tapınağı
Adından da anlayacağınız üzere burası eskiden bir Roma Tapınağı’ymış. Günümüzdeki ismi “Donuktaş”. Ama halk buraya “Dönüktaş” diyor. Rivayete göre, geçmişte Kleopatra Kapısı’nın yakınlarında bir saray varmış. Bir gün kral, kentteki din alimlerinden birini çok kızdırmış. Alim, kralın sarayına tekme atmış. Saray yerinden fırlayıp buraya ters şekilde düşmüş. “Dönüktaş” adının hikayesi böyle.
Donuktaş Tapınağı antik dünyanın en büyük tapınaklarından biri! Hatta kimi kaynağa göre “en büyüğü”.Donuktaş Tapınağı’nın Roma İmparatoru Hadrian için yapılmış bir kült tapınağı olduğu düşünülüyor. İmparatorun döneminde Tarsus’ta basılan sikkelerin üzerinde bu yapıyı betimleyen kabartmalar varmış.
Tarihi Tarsus Evleri
“Ada ben ayrılmak istiyorum.”
Bu replik size bir yerden tanıdık geldi mi? Peki, ayrılığın ardından Ada’nın, Alper’in annesini ziyaret ettiği yerin Tarsus olduğunu biliyor muydunuz? es Çağan Irmak’ın 2008’de vizyona giren filmi “Issız Adam”dan bahsediyorum. Cemal Hünal’ın hayat verdiği Issız Adam Alper, Mersinli. Alper, Ada’dan ayrılıyor ve Ada, Alper’in çocukluğuna doğru bir yolculuğa çıkıyor. Mersin’e gelerek Alper’in doğup büyüdüğü evi ziyaret ediyor. İşte o sahneler, yürüdüğümüz bu sokaklarda çekilmiş.
Osmanlı döneminde mahalleler, dar ve kıvrımlı sokaklardan oluşuyormuş. Evler, birbirlerine bitişik inşa edilmiş. 19 ve 20. yüzyıllardan kalmalar. Sayıları ise yaklaşık 250. Tarsus evleri, taş, ahşap ve kerpiç kullanılarak yapılmış. Bu malzemelerden en çok kullanılanı taşmış. Evler genellikle iki ya da üç katlı. Alt katlarda genellikle yörede yetişen pamuk ya da diğer ürünleri depolanıyormuş.
Şahmaran Hamamı
Evet, tarihi Şahmaran Hamamı’nın önündeyiz. Burası “Eski Hamam” olarak biliniyor. Geçmişte burada bir Roma hamamı varmış, daha sonra Ramazanoğulları o hamamın temelleri üzerine yeni bir hamam yapmış. Hamam sonraki yüzyıllarda çokça onarım görmüş ve günümüzde hala kullanılıyor. Bu hamamın yılanların kraliçesi Şahmaran’ın öldürüldüğü yer olduğuna inanılıyor.
Kadim kentlerden bahsederken, Aydın’ı da unutmamak gerek. Antik Kenler Diyarı Aydın yazımıza da bakmanızı tavsiye ederiz.