İstanbul Tarihi Yarımada denince çoğumuzun aklına öncelikle Sultanahmet geliyor. Normal değil mi? Sonuçta Ayasofya Camii, Topkapı Sarayı ve Sultanahmet Camii burada! E bir de tabi meşhur Sultanahmet Köftecisinin nefis köftesi de cabası 🙂 Ama sadece bunlarla kalmıyor, ‘’Suriçi’’ olarak da bilinen Fatih İlçesi’nin tamamını kapsayan Tarihi Yarımada’nın içinde daha birçok cevher var!
Yazıya başlamadan önce hatırlatalım: Tarihi Yarımada’yı adım adım kişisel ve dijital tur rehberinizle gezmek için Piri Guide mobil uygulamasını indirmeyi unutmayın! 
İstanbul Tarihi Yarımada Nerede?
Tarihi Yarımada ya da diğer adıyla Suriçi (Fatih), İstanbul’da Avrupa Yakası’nda yer alıyor. Haliç, Marmara Denizi ve İstanbul Boğazı tarafından çevrelenen bölgenin batı sınırını Bizans döneminden kalma şehir surları belirliyor. Zaten bu sebeple isimlerinden biri ‘’Suriçi’’.
İstanbul Tarihi Yarımada’ya Ne Zaman Gidilir?
İstanbul’u ziyaret etmeye uygun olduğunuz her gün! İstanbul’da yaşayan gezginler müsait oldukları gün olarak düşünebilir tabii. 🙂 İstanbul’a ziyaret planı yapanlar için sonbaharı tavsiye ediyoruz. ‘’İstanbul’da Sonbahar’’ için bestelenen şarkılar bile var ne de olsa. Yine de küçük bir hatırlatma yapalım, mutlaka gezeceğiniz müzelerin açılış-kapanış saatlerine dikkat ederek yola çıkın.
İstanbul Tarihi Yarımada’ya Nasıl Gidilir?
Fatih duraklarına giden bütün taşıtları kullanarak rahatça ulaşabilirsiniz, yani Tarihi Yarımada’ya gitmek gerçekten çok kolay. Otobüs,dolmuş, vapur, özel araç gibi birçok seçeneğiniz var. Hatta Bursa’dan yola çıkan gezginler deniz otobüslerinden direkt Tarihi Yarımada’da inebiliyor!
İstanbul Tarihi Yarımada (Suriçi) İsmi Nereden Geliyor?
Tarihi Yarımada’nın kara tarafı Bizans şehir surları ile çevrili olduğu için Osmanlı zamanından beri Suriçi adıyla anılıyor.
İstanbul’un ilk yerleşim yeri olması ve şehrin etrafına kurulması gibi tarihi sebeplerle de ‘’Tarihi’’ Yarımada ismini alıyor. Ayrıca içerisinde birçok kültürün tarihini barındıran bir bölge olması da sebeplerden biri.
İstanbul Tarihi Yarımada Gezilecek Yerler
Tarihi Yarımada’da mutlaka görmeniz gereken yerleri altta listeledik. Ancak çok daha fazlasını Piri mobil uygulamasında bulabileceğinizi hatırlatmış olalım. Piri mobil uygulaması, size Tarihi Yarımada için en güzel rotaları sunuyor, konumunuzu algılıyor ve neredeyseniz oranın hikayesini otomatik anlatmaya başlıyor. Size sadece kulaklığınızı takmak ve rotayı takip etmek kalıyor. Piri’deki Tarihi Yarımada turlarının anlatıcısı ünlü rehber Saffet Emre Tonguç. Tamamen sizin keyfinize ve hızınıza göre hareket eden kişisel mobil tur rehberinizi indirmeden Tarihi Yarımada’yı gezmeye başlamayın
Sultanahmet Park
Gerçekten burası Tarihi Yarımada nın en sıradışı eserleri bir arada görebileceğiniz noktalardan biri. Sultanahmet Meydanı’nın ortasında, bir tarafta Ayasofya… Ki Ayasofya dünyanın en önemli tarihi eserlerinden biri olarak geçiyor. Yaklaşık 1500 yıldır İstanbul’un semalarını süslüyor. 1000 yıl boyunca neredeyse dünyanın en büyük kilisesiymiş. Bugün biliyorsunuz Vatikan’daki San Piyer, o unvana sahip. Fakat 1000 yıl boyunca Ayasofya’dan daha büyük bir kilise yapamamışlar.
III. Ahmet Çeşmesi
III. Ahmet, Lale Devrinin sultanı. Her tarafta şaşanın olduğu bir dönem lale devri. III. Ahmet’in iki tane çeşmesi var şehrimizde. Bir tanesi burada, bir tanesi de Üsküdar Meydanı’nda. Mihrimah Sultan Cami’nin önünde yer alıyor. Gelip duvarları incelerseniz şiirlerden beyitler görebilirsiniz. Çünkü III. Ahmet şair bir sultan. Şair olduğu için çeşmesinin üzerine onun şiirlerinden de alıntıları koymuşlar. Ve bir tanesinde şu yazıyor “Aç çeşmeyi iç suyu ve Ahmet Han’a dua et” yani sana bu çeşmeyi getirdi.
Cafer Ağa Medresesi
Bir şehri keşfetmenin en güzel yolu sokaklarında kaybolmak. Soğuk Çeşme Sokağı’ndan sola sapıp Ayasofya boyunca ilerlerken sağ tarafta Cafer Ağa Medresesini göreceksiniz.
Bu medrese şehrimize Mimar Sinan’ın birbirinden güzel katkılarından biri. En ilgi çekici özelliklerinden biri de içerisinde Ebru gibi Türk sanatlarının kurslarının veriliyor olması.
Hipodrom
Hippo, at demek. Bu çerçevede de komik bir şey söyleyelim. Philip diye komik bir at vardır ya, -phili sevmek demek, hipo at, atını seven kovboy gibi bir isim. Atını seven kovboy demek.
Bugün hala bu at arabalarının yollarını görmeniz mümkün. Burası bir elips şeklinde yaklaşık 100.000 kişinin oturabileceği bir hipodrommuş.
Dikilitaş
Mısır’dan getirilen Dikilitaş tam 3.500 yıllık bir eser ve altında İstanbul’da yapılmış mermer bir platform var. Onun üzerine oturtmuşlar. Gerçekten bunca zaman, çünkü bu 390 yılında buraya getirtiliyor ve bunca zaman, düşünebiliyor musunuz, bir sürü deprem olmuş, o kadar depreme dayanmış, devrilmemiş, yıkılmadım ayaktayım dercesine çok iyi bir pozisyonda hala duruyor.
Sultan Ahmet Camii
Sultan I. Ahmet, 14 yaşında tahta geçmiş ve 14 yıl hüküm sürmüş. Osmanlı’nın en genç padişahı. Caminin yanındaki görkemli türbede de eşi Kösem ve oğulları IV. Murat ve II. Osman beraber yatmakta. Sultan Ahmet Cami, şehrin önemli eserlerinden bir tanesi. Yabancıların Blue Mosque dedikleri cami burası. Buradaki zinciri buranın Allah’ın evi olduğunu gösteriyor ve içeriye at ile girilmeyeceği anlamına da geliyor.
Ayasofya Müzesi
Ayasofya Camii Giriş
Ayasofya’nın girişinde çok güzel bir kapı var. Bu güzel kapı 2200 yıllık bir kapı. Kapıya baktığınızda bronz bir kapı görüyorsunuz. Tarsus’tan getirilmiş bronz kapı ve bir helenistik dönem tapınağının kapısıymış. Diyorlar ki, burayı camiye çevirdikten sonra emir vermiş Fatih Sultan Mehmet, bu kapılar hiç kapanmayacak, insanlar 24 saat 7 gün boyunca gelip ibadetlerini gerçekleştirecekler.
Ayasofya Camii İçi
Camide ortaya doğru ilerlerken küçük haçlar var. Aslında bu haçları tamamlarsanız, yani bu haçların üzerinde dolaşırsanız bir yuvarlak kubbe çapı tamamlamış oluyorsunuz. Kubbenin tam altına geçerseniz, avizenin tam altına, caminin en merkezi noktasına gelmiş olursunuz. Merkez durmanın ne önemi var? Eğer burada durup ellerinizi alkışlarsanız, akustiğin ne kadar muhteşem olduğunu görebilirsiniz. 6. yüzyılda hoparlör yok, mikrofon yok, ne yapacaklar herkesin duyması için? Çok iyi bir akustik yaratmışlar ki buradaki bütün cemaat ibadet esnasında ayini dinleme şansına sahip olsun.
Dilektaşı
Dilektaşı’nın ilginç bir hikayesi var. Dediklerine göre burayı yaptıran imparator Justinyen bir gün hasta, başı ağrıyor, geliyor buraya, Dilektaşı’na yaslanıyor, birden baş ağrısı geçiyor. O sonra insanlar bunun bir mucize olduğuna inanıyorlar ve herkes dilek dilemek için ya da hastalıklarına çare bulmak için buraya geliyor. Ve inanca göre elinizi 360 derece döndürmeniz lazım. Taşın sırrı bu.
Yerebatan Sarnıcı
İstanbul Arkeoloji Müzesi dünyanın en önemli arkeoloji müzelerinden biri. Bir milyondan fazla esere sahip olan müze üç ana bölümden oluşuyor. İstanbul Arkeoloji Müzesini özel kılan şey Osmanlı döneminde müze olarak inşa edilen ilk müzemiz olmasıdır.
İstanbul Arkeoloji Müzesi ziyaret saatleri hakkında bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
İstanbul Arkeoloji Müzesi
İstanbul Arkeoloji Müzesi dünyanın en önemli arkeoloji müzelerinden biri. Bir milyondan fazla esere sahip olan müze üç ana bölümden oluşuyor. İstanbul Arkeoloji Müzesini özel kılan şey Osmanlı döneminde müze olarak inşa edilen ilk müzemiz olmasıdır.
İstanbul Arkeoloji Müzesi ziyaret saatleri hakkında bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
İlk Bölüm: Şark Eserleri Müzesi
İstanbul Arkeoloji Müzesi üç ana bölümden oluşuyor demiştik. Bunların ilki Şark Eserleri Müzesi. Osman Hamdi Bey tarafından yaptırılan ilk güzel sanatlar fakültemizdir. Akabinde arkeoloji müzesi Çinili Köşk’e taşındığında İstanbul Mimar Sinan Güzel Sanatlar Fakültesi açıldığında o bina Şark Eserleri Müzesi olarak kullanılacaktır.
İkinci Bölüm: Müzenin İlk Katı
İstanbul Arkeoloji Müzesi iki kattan oluşuyor. İlk katta Sayda’dan getirilmiş olan lahitler sergileniyor. Ki değerli gezginler bu lahitler arasından üçü şaheser örneklerdir: İskender Lahdi, Ağlayan Kadınlar Lahdi ve Likya Lahdi.
Üçüncü Bölüm: Müzenin İkinci Katı
İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin ikinci katında Helenistik ve Roma dönemi heykelleri sergileniyor. Bunlar arasında ise en önemlileri :Artemis heykeli, Marsyas Heykeli, Tanrı Poseidon, Tanrı Zeus. Bunlarla birlikte Anadolu’daki Likya, İyonya, Karya, Pisidya, Pamfilya gibi bölgelerden getirilen parçalar müzemizin alt katını zenginleştirmek
‘’Tamam gezdik gördük ama tüm gün ne yiyeceğiz?’’ dediğinizi de duyar gibiyim. 🙂 Vedat Milör’ün seçkilerinden oluşan Tarihi Yarımada Lezzet Rehberi blogumuza buraya tıklayarak göz atabilirsiniz.
Tarihi Yarımada semtleriyle, hamamlarıyla, en ince ayrıntılarıyla aslında koskocaman bir derya. Bu blog yazısında sadece belli başlı noktalara değinebildik. Ama siz Piri Guide mobil uygulamasını telefonunuza indirerek hiçbir ayrıntısını kaçırmadan harika bir tur deneyimi yaşayabilirsiniz. Uygulamamızı indirmek için vakit kaybetmeden buraya tıklayın.
