Dalga seslerinin vapur seslerine karıştığı, martıların ve kedilerin ev sahipliği yaptığı bir yer Kadıköy. Burada müziğin sesi bile bir başka. İçerisinde birçok sanatçıya ilham olmuş sokak ve bina var. Her köşesinde bir sokak sanatçısı bulabilir, vapura yetişmeye çalışan insanların acelesine tanıklık edebilirsiniz. Bizim önerimiz geziniz öncesi yüzü denize dönük bir bank bulmanız ve atmosferin tadını çıkarmanız.
Kadıköy tarihi kendine has bir bakış hikayesini de içeriyor. Eski adı Kalkedon’muş buranın. Bizantion hükümdarı Bizas, şehrini nereye kuracağına karar veriyormuş. “Körler ülkesinin karşısına kuracaksın kentini” demiş kâhinin biri. Sarayburnu’ndan karşıya bakan Bizas da Kadıköy’ü ve içerisinde yaşam olduğunu fark etmiş. “Bu güzel yerde değil de denizin ta ötesinde bir kent kurmak için kör olmak lazım” demiş. Sonra da körler ülkesinin yani Kadıköy’ün karşısına kurmuş şehrini.
Yazıya başlamadan önce hatırlatalım: Kadıköy’ü adım adım kişisel ve dijital tur rehberinizle gezmek için Piri Guide mobil uygulamasını indirmeyi unutmayın!
Kadıköy Nerede?
İstanbul’un bir ilçesi olan Kadıköy, Anadolu yakasında yer alıyor. Batı tarafında Marmara Denizi ve İstanbul Boğazı bulunuyor. Güney kısmını ise Marmara Deniz’i sarıyor. İçerisindeki yeşil alanlarla da sıkça tercih edilen bir yer Kadıköy.
Kadıköy’e Nasıl Gidilir?
Kadıköy’e metro, metrobüs, otobüs ve vapurla gidebilirsiniz. Özellikle Avrupa yakasındakilere önerimiz kesinlikle metrobüs seçeneği. Çok kalabalık olabileceğini biliyoruz ancak en hızlı yollardan biri kendisi. Metrobüsteyseniz Söğütlüçeşme durağında inin ve zaten sonrasında kendinizi Kadıköy’de bulacaksınız. Otobüs tercih edecekseniz de 16D, 14ŞB, 19F, 20Ü, 4 veya ER2’yi bulun. Hafta içi ve hafta sonu belli bir saate kadar devam eden vapur seferlerini de takip edebilirsiniz. Metro için ise M4 hattını kullanın.
Kadıköy’e Ne Zaman Gidilir?
Kadıköy’e her mevsim gidebilirsiniz çünkü bu semt her mevsim ayrı güzel. Yazın Moda çimenlerine kendinizi atabilir, Kadıköy sahil boyunca yürüyüşe çıkabilirsiniz. Havaların artık soğumaya başladığı o kış günlerinde ise içinizi ısıtacak bir tavuk pilav yiyin deriz. Bahar aylarında da üzerinize ceketinizi alıp Tellalzade Sokağı’ndaki antikacılarda kendinizi kaybedebilirsiniz.
Kadıköy Gezilecek Yerler
Kadıköy’de mutlaka görmeniz gereken yerleri altta listeledik. Ancak çok daha fazlasını Piri mobil uygulamasında bulabileceğinizi hatırlatmış olalım. Piri mobil uygulaması, size Kadıköy için en güzel rotaları sunuyor, konumunuzu algılıyor ve neredeyseniz oranın hikayesini otomatik anlatmaya başlıyor. Piri’deki Kadıköy turumuzu seslendiren isim Zeynep Ocak. Size sadece kulaklığınızı takmak ve rotayı takip etmek kalıyor. Tamamen sizin keyfinize ve hızınıza göre hareket eden kişisel mobil tur rehberinizi indirmeden Kadıköy’ü gezmeye başlamayın!
Tarih Edebiyat Sanat Kütüphanesi
Bu güzel yapıya gözünüz mutlaka takılmıştır, özellikle de Kadıköy’den kalkan dolmuşları beklerken. Eski zamanlara, belediyeciliğin yeni yeni ortaya çıktığı dönemlere gideceğiz biraz. İstanbul o zamanlar toplamda 14 daireden yani semtten oluşuyormuş. Kadıköy de bunlardan 13.’süymüş. Bu bina da belediye binası olarak inşa edilmiş. Hala üzerinde yazılı olarak görebileceğiniz “Şehremaneti” imiş adı. Halk kumluk dermiş buraya.
Bina, bir başkaldırıya da tanıklık etmiş. 1919’da Yunan’ın İzmir’deki işgalini protesto etmek için buraya toplanmış halk. Aralarında tanıdık isimler de varmış. Binada göreceğiniz küçük balkona çıkıp bildiriler okunmuş. Bildiri okuyan tanıdık simaların arasında kim varmış dersiniz? Biz hemen söyleyelim, edebiyatın sevilen ismi Halide Edip Adıvar. İşte taşıdığı tarihi değer ve Neolitik mimarinin izleri, burayı oldukça özel kılıyor.
Akmar Pasajı
Öğrenci olup da Akmar’a hiç yolu düşmeyen var mıdır bilmiyoruz. Hikayesi bile öğrencilerle başlamış buranın. 1980’lere kadar bir okul varmış binanın olduğu yerde. Ancak devam eden bir inşaatın yapıya zarar vermesiyle yıkılmak zorunda kalmış. Okul yıkılınca da yerine iş hanı yapılmış. Şu anda binanın üst katında sahaf ve kitapçılar mevcut. Aynı katta yer alan “Sert Mineral” ve “Antik Ruha Kitabevi” buranın en eski işletmelerinden. İçeri girip muhabbet edebilir ve geçmişini bir de onlardan dinleyebilirsiniz.
Akmar Pasajı’nın müzikle de çok sıkı bir bağı var. Burası 90’larda müzik severlerin sık sık ziyaret ettiği bir yermiş. Yeni çıkan kasetler ve CD’ler hep burada olurmuş. Özellikle metal dinleyenlerin gelmesiyle halk arasında buraya “Metalciler Pasajı” adı bile takılmış. Ancak 2000’lere doğru işler değişmiş. O günden itibaren de pek bir müzik dükkânı kalmamış. Ama meşhur Atlantis Müzik gibi birkaç işletme hala varlığını sürdürüyor. Kitap ve plaklar almayı veya vermeyi en çok sevdiğiniz hediyelerdense Akmar’a uğramanız harika bir seçim olacaktır.
Boğa Heykeli
“Boğada buluşalım mı?”
İstanbulluların sıkça duyduğu bir cümle bu. Adeta bir sembol haline gelen Kadıköy Boğa Heykeli, çoğu İstanbullunun ortak buluşma alanı. Fakat düşünülenin aksine bu heykel öyle hiç de genç değil. Abdülaziz’in Avrupa şehirlerini gezerken dikkatini çeken heykeller Boğa Heykeli’ni getirmiş bu şehre. Çünkü bu heykelleri o kadar sevmiş ki toplamda 24 adet hayvan heykeli sipariş etmiş sonrasında. Orijinali 1860’larda yapılan boğa heykeli de varmış arasında.
Cumhuriyet Döneminde yeri değişmiş. Hatta bir dönem yukarıda bahsettiğimiz belediye binasının önünde bile sergilenmiş. Şu anki bulunduğu yere ise eski Kadıköy Belediye Başkanı Osman Hızlan Bey 1987’de getirmiş. Bu yer değiştirmenin de arkasında oldukça ilginç bir hikaye var. Günlerden bir gün Hızlan Bey, arkadaşı Güngör Bey ile küçük bir tartışma yaşamış. Bu arada belirtelim, Güngör Bey’in de o zamanlar lakabı “öküz”müş. Tartışmaları sırasında Hızlan Bey arkadaşına “Bu kadar da saflık olmaz ki. Öküz lakabını hep anımsamanı sağlamak için boğa heykeli koyacağım” demiş. Gerçekten de bir gece yarısı evlerinin olduğu yere Boğa Heykeli’ni getirip koymuş.
Süreyya Operası
Süreyya Operası’nın bulunduğu Bahariye Caddesi eskiden bağlık bahçelik bir alanmış. Hani derler ya “Bir zamanlar dutluktu buralar” diye, tam olarak öyleymiş. İşte bu cadde üzerindeki opera binasının ismi, kendisini inşa ettiren Süreyya İlmen’den geliyor. İlginç tarafı ise isminin aksine burada hiç opera sergilenmemiş olması. Bunun nedeni, teknik donanımların sanatçılar için yeterli olmayışıymış. Bir ilginç bilgi daha var, o da bu opera binasının müdürüyle alakalı. Zira Süreyya Operası’nın ilk müdürü, Nazım Hikmet’in babası Hikmet Bey’den başkası değilmiş.
2005’e kadar “sinema” olarak işletilmiş. 2007 senesinde ise kapılarını Ahmet Adnan Saygun’un “Yunus Emre Oratoryosu” ile açmış. Buraya kadar gelmişken yapının üzerindeki kabartma heykellere de bakmanızı öneririz. Çünkü bu heykeller, müzik ve sahne sanatlarını çok güzel bir şekilde yansıtıyor. En üstte yer alan iki kadın figürünün sanat üretirken betimlendiğini görebilirsiniz.
Kadife Sokak
Kadıköy’ün en popüler sokaklarından meşhur Kadife Sokak. Namı diğer “Barlar Sokağı”. Sokakta bulunan evlerin neredeyse tamamı ya kafe ya da bar. Bu evlerde eskiden Ermeni aileler yaşarmış. Hatta isminin “kadife” olmasının sebebi de bu evlerin altındaki kadife dükkânlarıymış. Akmar Pasajı’nın zamanla popülaritesini kaybetmesiyle Kadife Sokak gençlerin uğrak noktası oluvermiş. Akmar’da çıkan rock kültürü sonrasında Kadife’de tekrar hayat bulmuş. Şu anda da gençler arasında sevilmeye devam ediyor bu sokak.
Yoğurtçu Parkı
Son durağımız Yoğurtçu Parkı. Bizce geziniz sonrası parkta oturup biraz soluklanabilirsiniz. Burası eskiden “Yoğurtçu Çayırı” olarak anılıyormuş. Öyle pek de ağaç yokmuş, aksine ağaçsız ve düz bir alanmış. Bugün gördüğümüz ağaçların birçoğunu ise Süreyya İlmen diktirmiş. Yerleşim alanlarından uzak olan bu parka çoğunlukla aşklarını gizlice yaşayan sevgililer gelirmiş. İçerisinde bir zamanlar kır gazinosu, tiyatro ve kahve varmış. İlk kanto da burada Aramik Hanım tarafından sergilenmiş.
Kadıköy’ü artık baştan sona gezdim ama gelmişken bir de Cihangir’i gezeyim diyorsanız Cihangir gezi rehberimiz ilginizi çekebilir.