İstanbul’da son zamanların parlayan yıldızı, tarihî dokusu ile zıtlaşan modern kafeleri… İşte karşınızda Balat!
Kendinden sıkça bahsettiren Balat, İstanbul’un ruhunu tatmak isteyen gezginler için biçilmiş kaftan. Balat’ı Balat yapan eski tarihi mi, 3 büyük dine ev sahipliği yapmış olması mı yoksa rengârenk evleri mi bilinmez. Ama Fener-Balat istikameti bizce bütün güzellikleriyle İstanbul’da gezilecek yerler listesinde başı çekiyor.
Yazıya başlamadan önce hatırlatalım: Balat’ı adım adım kişisel ve dijital tur rehberinizle gezmek için Piri Guide mobil uygulamasını indirmeyi unutmayın!
Balat İsmi Nereden Geliyor?
Balat, ismini Yunancada “saray, büyük ev” anlamına gelen “Plation” kelimesinden almış. Bölgede bulunan ve Bizans İmparatorluğu’na ait Blakhernai Sarayı nedeniyle bu adla anılmaya başlanmış.
Balat Nerede?
Balat, Fatih ilçesine bağlı ve Haliç kıyısında bulunan bir semt. İstanbul’un Avrupa yakasında yer alıyor ve zengin kültürel mirasıyla her sene binlerce turiste kucak açıyor. Eski ahşaptan evleri ve Bizans Döneminden kalma kiliseleriyle adeta tarih kokuyor burası. Geçmişte bölgede yaşamış Yahudi, Yunan ve Ermeni halkı hep kendilerinden izler bırakıp gitmiş.
Balat’a Nasıl Gidilir?
Balat’a Marmaray ile gitmek isterseniz Yenikapı’da inmeniz, sonrasında M2 Yenikapı-Taksim-Hacıosman metrosuna binmeniz gerek. Metrodan inip kalkan otobüslerle çok kısa bir sürede Balat’a varabilirsiniz. Otobüs olarak 35D, 46CE, 399C, 41Y, 44B, 55T, 99A ve 99Y’yi kullanabilirsiniz. Yani anlayacağınız seçeneğiniz çok.
🛳️🚆 Vapurla Balat’a geçmek içinse Haliç hattını kullanın. Haliç vapurları Üsküdar ve Eyüp’ten kalkıyor. Haliç’ten sonra T5 Cibali-Alibeyköy tramvayına binerek Balat’ta inebilirsiniz.
Balat Gezilecek Yerler
Balat’ta mutlaka görmeniz gereken yerleri altta listeledik. Ancak çok daha fazlasını Piri mobil uygulamasında bulabileceğinizi hatırlatmış olalım. Piri mobil uygulaması, size Balat için en güzel rotaları sunuyor, konumunuzu algılıyor ve neredeyseniz oranın hikayesini otomatik anlatmaya başlıyor. Size sadece kulaklığınızı takmak ve rotayı takip etmek kalıyor. Balat sesli turumuzun anlatıcısı isim Saffet Emre Tonguç. Tamamen sizin keyfinize ve hızınıza göre hareket eden kişisel mobil tur rehberinizi indirmeden Balat’ı gezmeye başlamayın! 😊
Haliç ve Kadir Has Üniversitesi
Haliç’e Bizanslılar “Altın Boynuz” dermiş. O yüzden İngilizler de “Golden Horn” adını takmışlar buraya. Şekil olarak bakıldığında gerçekten de bir boynuzu andırıyor. Ancak kelime anlamına bakarsak Haliç “körfez” demek. Buradaki parktan ileri doğru gözünüzü gezdirdiğinizde eski tütün fabrikası, şimdinin Kadir Has Üniversitesi’ni görecekseniz. Üniversite binası, 19. yüzyılda bir tütün fabrikasıymış. Hatta yapının üst tarafında Osmanlı armasını görmek mümkün. 1995’e kadar bu reji fabrikası faaliyetlerini sürdürmüş. Sonrasında Kadir Has burayı bir üniversiteye çevirmiş, hem de harika bir restorasyonla birlikte. Öyle ki Kadir Has Üniversitesi binası Europa Nostra yani Bizim Avrupa’mız restorasyon ödülüne sahip.
Rezan Has Müzesi
Gitmeden uğramanız gereken bir başka nokta ise üniversite bünyesinde açılmış olan Rezan Has Müzesi. Bu müze, oldukça zengin bir koleksiyona sahip. Selçuklulardan tutun da Urartululara kadar çeşitli medeniyetlerden izler taşıyor. İçerisinde hamama benzeyen bir Osmanlı yapısı ile Bizans sarnıcı gibi farklı farklı eserler var.
Ayakapı Caddesi
Caddeye bir şehir kapısından geçerek giriyorsunuz. Aya kutsal anlamına geldiğinden Ayakapı “Kutsal Kapı” demek. “Ayakapı Caddesi” yazan bina ise geçmişte bir karakola aitmiş. Ancak eskinin karakol binası şu an bir kafe. Ayakapı, 1600 yıllık surların tam da önünde bulunuyor. Buraya Tarihi Yarımada veya Suriçi denildiğini duyabilirsiniz. Güneyinde Marmara Denizi, doğusunda Boğaz ve kuzeyinde Haliç var. Şekil itibariyle de bir yarımada biçimine sahip.
Yukarı doğru çıktıkça Fatih ilçesine ulaşıyorsunuz. Ayakapı Caddesi’nden ayrılmadan önce bir şeyler içmek isterseniz hem kafe hem de ahşap atölyesi konseptindeki Atölye Kafası’na uğrayabilirsiniz ☕😊
Fener Rum Patrikhanesi
Patrikhane merdivenlerinin devamında üç adet kapı var. Bu kapılardan ortadakinin kapalı olduğunu fark edeceksiniz. Fener Rum Patrikhanesi’nin ana kapısı, 1821’de Yunanistan’da çıkan ayaklanmaların ardından bir daha hiç açılmamış. Ayaklanmanın sorumlusu olarak Patrik V. Gregorius tam da bu kapının önünde asılmış.
Patrikhanenin dış cephesinde yer alan çift başlı kartal betimlemesini iç kısımda da göreceksiniz. Bunun dışında dikkatinizi çekecek bir başka betimleme iç kapıdaki melek olacak. Bu melek betimlemesi, binanın 1940’ta bir yangına kurban gitmesinden sonra eklenmiş. Yangının ardından 1990’lı yıllarda Panatiotis Angela Pulos, burayı restore ettirmiş. Angela Pulos ailesine teşekkür etmek için de kapıya angel yani bir melek betimlemesi eklenmiş.
Fener Kireçhane Sokağı
Kireçhane oldukça renkli bir sokak. Ancak burayı ziyaret etmeden önce geleceğiniz günü iyi seçin. Fener Kireçhane Sokağı Pazar günleri çok yoğun olduğundan Pazartesi bazı işletmeler kapalı oluyor. Örneğin pide ve lahmacunuyla meşhur Forno Kafe’ye Pazartesi gelirseniz çok büyük ihtimalle onun da kapılarının kapalı olduğunu göreceksiniz. Her ne kadar dolu bir sokak olsa da kaderine terk edilmiş evler çok burada. Evlerin kullanılmadıkça nasıl eskiyip çöktüğünün birer kanıtı gibiler. Birçok Rum evi de mevcut. Geçmişte çok sayıda Rum, bu bölgede yaşıyormuş.
Özel Fener Rum Lisesi
İlk bakışta burayı Fener Rum Patrikhanesi zannedenler oluyor ancak burası Özel Fener Rum Lisesi. Öyle ihtişamlı ve tarihî bir binaya sahip ki insanın tekrar tekrar bakası geliyor. Bina, Fransa’dan gelen tuğla ve kiremitlerle inşa edildiği için “Kızıl Mektep” adını taşıyor. 1454’ten bu yana ise eğitim veriyor. Eskiden 800’e yakın öğrenci varmış fakat şimdilerde bu sayı 50’nin bile altında. Bir zamanlar burada ikamet eden aristokrat Rumlar için yapılmış. 1453’te Fatih’in gelmesiyle korkup çoğu kaçmış fakat Fatih Rumlara dil ve din özgürlüğü verince geri gelmişler.
Dışarıdan kartal kanadı gibi büyük ve görkemli görünse de buna aldanmayın. İçeriye girme şansınız olursa oldukça dar bir yapı olduğunu fark edersiniz. Sadece rasathane için ayrılan orta bölüm geniş.
Moğolların Meryemi Kilisesi
Moğolların Meryemi Kilisesi, 13. yüzyıldan kalma bir kilise. O yıllarda Bizans prensesi Maria (Meryem’in Rumcası) Moğolistan’a gelin olarak yolanmış. Prenses 15 sene boyunca orada kalmış, eşi ölünce de kente geri dönerek kendini tamamen dine adamış. Buradaki manastırda inzivaya çekilmiş. İşte o manastırın kilisesi de Moğolların Meryemi Kilisesi olmuş.
Kilisenin iç duvarında bir haç var, bu haç Hz. İsa’nın çarmıha gerildiği haçmış. Duvarın solunda Agios Konstantinos (Aziz Constantin) yazılı. Sağda ise Constantin’in annesinin adı Agia Eleni yazılı. Derler ki Constantin’i Hristiyanlığa iten kişi annesi Agia Eleni’ymiş. Duvardaki haç da Kudüs’ten İstanbul’a Constantin Hristiyanlığı kabul edince getirilmiş. Ama biliyorsunuz ki geçmişte İstanbul’dan çokça eser çalınmıştı. Bu haç da çalınan eserler arasında. Parçaları ise şu an dünyanın çeşitli bölgelerindeki kiliselerdeymiş.
Bizden şimdilik bu kadar. Fakat tabii ki Balat bundan çook daha fazlası. Balat’ın saklı sokaklarında gizli kalmış öyküleri gezerken keşfetmek isteyenler Piri mobil uygulamasını hemen indirebilirler!
“Körler Şehri” Kadıköy’ü gezmek isteyenler de Kadıköy gezi rehberimize buradan ışınlanabilir! 😊