AmerikaNew York

New York Gezi Rehberi: Hayallerin Gerçek Olduğu Şehir

New York’un benzersiz enerjisi ve sonsuz olanakları, ziyaretçileri her zaman büyülemiş ve cazibesinden vazgeçilmez kılıyor. Büyüleyici manzaralarıyla dolu bu büyük şehir, tarih, kültür, sanat ve eğlence açısından zengin bir deneyim sunuyor. Heyecan verici sokakları, simgeleşmiş yapıları ve daima canlı olan atmosferiyle New York, keşfedilmeyi bekleyen bir hazine. Sanatın kalbi olarak kabul edilen bu şehir, Broadway’in ışıltılı sahneleriyle, dünya çapındaki galerileri ve müzeleriyle sanatseverleri büyülerken, tiyatro tutkunlarına Broadway’in perdeleri arasında unutulmaz anlar yaşatıyor. Ayrıca, efsanevi müzik mekanlarıyla dolu olan New York, her müzik zevkine hitap eder ve gece hayatının ritmiyle kalpleri çalar.

🛎️ Yazıya başlamadan önce hatırlatalım: New York’u adım adım kişisel ve dijital tur rehberinizle gezmek için Piri Guide mobil uygulamasını indirmeyi unutmayın! 🙂

New York Nerede?

Amerika Birleşik Devletleri’nin Doğu Kıyısı’nda, Kuzeydoğu eyaletlerinden biri olan New York, ülkenin en büyük şehirlerinden biri olarak tanınıyor. Aynı zamanda New York, dünyanın en tanınabilir şehir manzaralarından birine sahip.

New York'a Ne Zaman Gidilir?

Eğer ılıman hava ve keyifli sıcaklıklardan hoşlanıyorsanız, ilkbahar (Nisan’dan Haziran’a) veya sonbahar (Eylül’den Kasım’a) aylarında ziyaret etmeyi düşünebilirsiniz. 

Kalabalık etkinliklerin heyecanını sevenler için yaz (Haziran’dan Ağustos’a) ideal olabilir. Şehir, sayısız açık hava festivali, konser ve sokak panayırıyla canlanır. Sadece sıcak havalara ve kalabalık turist kitlelerine hazırlıklı olun.

New York’ta kış (Aralık’tan Şubat’a) büyülü bir zaman olabilir, özellikle tatil sezonunda. Şehir, güzel ışıklar, şenlikli süslemeler ve buz pateni pistleri ile parıldar. Fakat New York’un kışı çetin olabiliyor. Bu yüzden bavulunuzu hazırlarken sıcak tutan kıyafetler almayı unutmayın. 

New York Gezilecek Yerler

New York’ta mutlaka görmeniz gereken yerleri altta listeledik. Ancak çok daha fazlasını Piri mobil uygulamasında bulabileceğinizi hatırlatmış olalım. Piri mobil uygulaması, size New York için en güzel rotaları sunuyor, konumunuzu algılıyor ve neredeyseniz oranın hikayesini otomatik anlatmaya başlıyor. Size sadece kulaklığınızı takmak ve rotayı takip etmek kalıyor. Tamamen sizin keyfinize ve hızınıza göre hareket eden kişisel mobil tur rehberinizi indirmeden Tarsus’u gezmeye başlamayın! 😊

Brooklyn Köprüsü

Brooklyn Köprüsü, Doğu Nehri’ni geçen ilk köprü olarak geçiyor tarihte. Aynı zamanda yapıldığı zaman dünyanın en uzun köprüsüymüş.

Brooklyn Köprüsü, Brooklyn ve Manhattan’ı birbirine bağlayarak her iki bölge için de muhteşem manzaralar sunuyor. Bu köprü üzerinde gezindiğinizde, New York siluetinin etkileyici panoramalarıyla karşılanacaksınız. Köprünün tamamını geçmeyi planlamıyorsanız bile bizim tavsiyemiz en azından köprünün merkezine doğru kısa bir yürüyüş yapmanız.

Fotoğraf çekmeyi seviyorsanız özellikle Brooklyn Köprüsü’ne bayılacaksınız, çünkü şehrin nefes kesici görüntülerini yakalamak için ideal bir konumda. Ortaya yaklaşırken, alttaki nehre bakmak için bir an ayırın; belki geçen bir tekne ya da hatta yanından geçen bir grup balık görebilirsiniz.

Özgürlük Anıtı

Özgürlük heykeli şüphesiz dünyanın en ikonik anıtlarından biri. Özgürlük Heykeli’nin resmi adı “Dünyayı Aydınlatan Özgürlük”. Kendisi, 135 yılı aşkın bir süredir zarafet ve güzellikle New York Körfezi’ni gözetliyor. Özgürlük heykelinde gördüğümüz “özgürlük” yani kadın figürü ise, Roma özgürlük tanrıçası Libertas.

Özgürlük Heykeli, Fransa’dan Amerika’ya bir hediye. Fransız heykeltıraş Frédéric Auguste Bartholdi tarafından tasarlanmış. Metal iskeleti ise efsanevi Gustave Eiffel tarafından inşa edilmiş. İsim tanıdık geliyor mu? Evet, Gustave aynı zamanda Paris’teki Eyfel Kulesi’nin mimarı. Heykel, 1876’da Amerika’nın Bağımsızlık Bildirisi’nin yüzüncü yılını anmak için yapılmış. Ama birtakım gecikmeler nedeniyle 1886’ya kadar tamamlanamamış.

 

SoHo

SoHo, kelime olarak aslında bir kısaltma. Koloni döneminde “Houston’ın Güneyi” anlamına geliyormuş. SoHo Hollanda Batı Hint Adaları Şirketi’nin özgürleşmiş kölelere verdiği bir araziymiş. Yani burası, Manhattan Adası’ndaki ilk özgür Siyahi yerleşim alanıymış. Daha sonra endüstriyel bir bölge haline gelmiş. Fabrika ve depolara ev sahipliği yapmaya başlamış. Ama 1960’lar ve 70’lerde sanatçılar, geniş ve açık loft alanları ile düşük kira maliyetlerinden dolayı buraya taşınmaya başlamışlar. Mahalleyi kültür-sanat ve inovasyon merkezi haline getirmişler.

Günümüzde SoHo şık butikleri, galerileri ve restoranları ile tanınıyor. Şehrin en iyi alışveriş yerlerinden biri olarak biliniyor. Bölge, lüks butikleriyle ünlü olsa da, pek çok “vintage store” yani ikinci el ürün satan mağaza bulmanız da mümkün.

Empire State Binası

Empire State Binası tam 102 katlı. 1930- 31 yılları arasında Shreve, Lamb & Harmon inşaat firması tarafından yapılmış.1931 yılında tamamlanan bina, dünyanın ilk 100 katlı binasıymış. Şu anda biz 102 katı olduğunu bilsek de aslında 103 kat var. Ama bu kata herkes erişemiyor. Sadece VIP’ler, ünlüler ve devlet yetkilileri girebiliyor.

Tıpkı Big Apple gibi Empire State de New York’un takma adlarından biri. Binaya da bu yüzden Empire State denmiş.

Aziz Patrick Katedrali

Aziz Patrick Katedrali, şehrin büyüyen Katolik göçmen topluluğunun bir simgesi. 1970’lerde Ulusal Tarihi Anıt ilan edilmiş. Cephesinde yaklaşık 100 metrelik iki kule bulunuyor. Yapının bronz kapılarıysa Aziz Patrick, Yusuf, Francis Cabrini, Isaac Jogues, Kateri Tekakwitha ve Elizabeth Anne Seton’un heykelleri ile süslenmiş. Bu isimlerden biri olan Francis Cabrini, İtalyan-Amerikalı bir Katolik rahibeymiş. Amerika’ya göç eden İtalyan vatandaşlarına yardımcı olması için dini bir kurum kurmuş. Kateri Tekakwitha, Katolik Kilisesi tarafından tanınan ilk Kızılderili azizmiş. Elizabeth Anne Seton ise hem Katolik bir rahibe hem de eğitimciymiş. Elizabeth Anne Seton’ı önemli kılan şey, Amerika doğumlu ilk rahibe olması.

Metropolitan Müzesi

Bakalım siz bir Gossip Girl hayranı mısınız? Eğer öyleyseniz burayı hemen tanıyacaksınız. Şu anda önünde durduğumuz merdivenlerde, Blair ve arkadaşlarını sık sık otururken gördük. Dizide okul sanki müzenin karşısındaymış gibi gösterilse de durum tabii ki öyle değil. Upper East Side’taki okul ve müze, birbirlerine yaklaşık 20 blok uzaklıktalar.

Kısaca MET olarak bilinen müze, 20. yüzyılda dünyanın en ünlü sanat merkezlerinden biri haline gelmiş. Hatta biliyor musunuz, MET Henri Matisse’in eserini alan dünyadaki ilk kamusal kurummuş. Müzenin koleksiyonu sadece modern sanatla sınırlı değil. Aynı zamanda Afrika, Mısır, Asya, Bizans ve İslam sanatlarını da içeriyor. Mutlaka görülmesi gereken koleksiyonlardan biri, tarihin en ünlü sanatçılarından bazılarının başyapıtlarını içeren Avrupa Resimleri Koleksiyonu. Burada Rembrandt’ın “Homer Büstü ve Aristo” ve Johannes Vermeer’in “Sürahili Genç Kadın” eserlerini görebilirsiniz.

New York’un ikonları Central Park, Times Meydanı ve çok daha fazlası Piri Guide’da. Hem de bir değil iki tur ile.

New York’ta mutlaka görmeniz gereken müzeleri de bu yazımızda sıraladık. New York planlarınız varsa ilginizi çekebilir 

Tags:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir