Balkanların kalbine; tarihi, kültürü ve doğasıyla bizi her daim büyüleyen Üsküp’e hoş geldiniz! Üsküp, benzersiz ve “Güneş Ülkesi” olarak bilinen Makedonya’nın başkenti. Bu topraklar aynı zamanda Büyük İskender’in doğup büyüdüğü topraklar. Üsküp de tarihi bol, hikayesi bol bir şehir. Kadim tarih bir yandan da Osmanlı ile tanışınca ortaya bol bol hikâye bol bol mimari eser çıkmış. Camiler, hanlar, hamamlar… Anlayacağınız farklı inanış ve kültürlerin birleştiği bir şehirdeyiz şu anda.
🛎️ Yazıya başlamadan önce hatırlatalım: Üsküp’ü adım adım kişisel ve dijital tur rehberinizle gezmek için Piri Guide mobil uygulamasını indirmeyi unutmayın! 😊
Üsküp Nerede?
Yukarıda da bahsettiğimiz gibi Üsküp, Kuzey Makedonya’nın bakşenti ve en büyük kenti. Ülkenin politik, kültürel, ekonomik ve akademik nabzını da burası tutuyor. Üsküp aynı zamanda Vardar Nehri’nin iki tarafında kurulmuş bir şehir.
Üsküp’e Nasıl Gidilir
Öncelikle müjdeli haberi vererek başlayalım: Üsküp’e vizesiz gidebiliyorsunuz. Eğer İstanbul’dan gelecekseniz 1 saatlik bir uçak yolculuğu ile Üsküp Büyük İskender Havalimanı’na direkt uçabilirsiniz. Yaz ve kışın tarifelerin sıklıkları değişebilir o yüzden kontrol etmek önemli. Havalimanına indikten sonra araba kiralamak genelde iyi bir fikir oluyor.
Eğer otobüsle gitmeyi tercih ederseniz İstanbul’dan Üsküp’e direkt giden otobüsler var fakat yaklaşık 13 saatlik bir yolculuk sizi bekliyor olur.
Üsküp’e Ne Zaman Gidilir?
Üsküp’ün hem yazı hem de kışı nemli oluyor genelde çünkü astropikal bir iklimi var. Özellikle Temmuz ve Ağustos aylarından sıcak olabiliyor şehir fakat kentin yaşayışını asla etkilemiyor sıcaklar. Yazın oldukça hareketli sokaklar ile karşılaşabilirsiniz. Kışlar da soğuk ve yağışlı geçebiliyor. Bu yüzden bizim tavsiyemiz daha çok bahar aylarını tercih etmeniz. Özellikle Nisan, Mayıs, Haziran, Eylül ve Ekim ayları en uygun zamanlar.
Üsküp’te Gezilecek Yerler
Üsküp’te mutlaka görmeniz gereken yerleri altta listeledik. Ancak çok daha fazlasını Piri mobil uygulamasında bulabileceğinizi hatırlatmış olalım. Piri mobil uygulaması, size Üsküp için en güzel rotaları sunuyor, konumunuzu algılıyor ve neredeyseniz oranın hikayesini otomatik anlatmaya başlıyor. Size sadece kulaklığınızı takmak ve rotayı takip etmek kalıyor. Tamamen sizin keyfinize ve hızınıza göre hareket eden kişisel mobil tur rehberinizi indirmeden Üsküp’ü gezmeye başlamayın! 😊
Üsküp Kalesi
Kale, Üsküp’ün tam merkezinde, Vardar Nehri’nin kenarında yer alıyor. Nehri yukarıdan izlemek için harika bir nokta burası. 6. yüzyılda inşa edilmiş. Bizans İmparatoru I. Justinianus zamanında yapıldığına inanılıyor. Üsküp, 6. yüzyılda yaşadığı depremde büyük zarar görmüş. Roma kenti olan Skupi’den gelen parçalarla Üsküp Kalesi inşa edilmiş. 1300’lerde imparator Stefan Dušan, bu kulede kendisini imparator ilan etmiş. 19. yüzyılda yapılan kazı çalışmalarında Üsküp Kalesi’nde ambarlar, silah depoları, askeri hastane ve bir de hapishane bulunmuş. Eylül 2010’da kalenin güneybatı duvarı restore edilmiş.
Davut Paşa Hamamı
Makedonya’da günümüze kadar çok az hamam ayakta kalabilmiş. Bu hamamlardan biri şu an önünde durduğumuz Davut Paşa Hamamı. Hamamı inşa ettiren ve ona adını veren kişi, II. Beyazıt döneminde sadrazamlık yapan Davut Paşa.Davut Paşa Hamamı günümüzde bir sanat galerisi olarak faaliyet gösteriyor. Hamam, 19. yüzyıl yapısı. Tavan bölümleri orijinal ve kubbe süslemeleri de ilk ilk inşa edildiği dönemden kalmış. Burada resim, heykel ve yerleştirmelerden oluşan çağdaş sanat eserleri sergileniyor. Eserler Makedonyalı sanatçılara ait. En büyük ilgiyi gören eserler 1970 yılına ait olanlar. Hamam toplam 9 salona ayrılmış durumda. Üçüncü ve dördüncü salonlara uğramanızı tavsiye ederim. Buralarda Makedon modern sanatının ilk eserleri sergileniyor. Eserleri yer alan sanatçılardan bazıları Avramovski, Licenoski, Martinovski ve Todorovski.
Taş Köprü
Taş Köprü, Osmanlı arşivlerinde Fatih Sultan Mehmet Köprüsü olarak geçiyor. Ama halk buraya çoğunlukla Vardar Köprüsü ya da Taş Köprüsü diyor. Pekii Vardar kelimesi size bir şeyler çağrıştırıyor mu? “Vardar Ovası / Vardar Ovası / Kazanamadım sıla parası…” 🙂 Vardar Ovası türküsü anonimmiş. Yani kimin yazdığı belli değil. Bu türkü, Makedonya’da da söyleniyor.
Köprüyle ilgili iki farklı görüş var: İlki, köprünün 6. yüzyılda Bizans İmparatoru I. Justinianus’un hükümdarlığı sırasında yapıldığı. Büyük depremin ardından inşa edilmiş. Evliya Çelebi’ye göre ise Taş Köprü’nün yapımına 15. yüzyılda, II. Murat döneminde başlanmış. Fatih Sultan Mehmet döneminde tamamlanmış.
Makedonya Meydanı
Sıra geldi Makedonya’nın en büyük meydanına, kentin kalbine! Bu meydan, günümüzdeki halini 1963 depreminden sonra almış. Depremde hasar görmüş, sonra yeniden yapılmış. Şehrin müzelerinin bir kısmı da meydanın çevresinde konumlandırılmış. Yapıldığı dönemde değil belki ama 2000’lerden sonra turistlerin uğrak noktası olmuş.
Meydan şehrin ulaşım hatlarının kalbi de. Buradaki duraklardan şehrin her yerine ulaşım sağlayabiliyorsunuz. Ayrıca kafe, restoran ve dükkân çeşitliliği ile de turistlerin ilk uğradıkları yerlerden biri haline gelmiş.
Rahibe Teresa Evi
Takvimler 26 Ağustos 1910’u gösterdiğinde Anjezë Gonxhe Bojaxhiu (Anyeza Gonce Boyaciyu) adında bir kız çocuğu dünyaya gelmiş. O dönem Üsküp, Osmanlı toprağıymış. Anjezë, Kosovalı Arnavut bir ailedenmiş. Üsküp’teki eski İsa’nın Kalbi Kilisesi’nde vaftiz edilmiş. Calcuttalı Teresa olarak biliniyormuş, daha sonra Rahibe Teresa olarak anılmaya başlamış.
Rahibe Terasa Evi olarak geçen yer aslında Rahibe Teresa’nın doğduğu ev değil. Eskiden burada bir kilise varmış ve Rahibe o kilisede vaftiz edilmiş. Kilise, turumuz boyunca pek çok kez andığımız ve birçok yapının tahribine sebep olan büyük 1963 depreminde yıkılmış. İşte bu ev, depremden sonra kilisenin yerine inşa edilmiş. Mimarı Vangel Božinovski’ymiş. Božinovski, Rahibe Teresa’nın doğduğu evden ilham alarak burayı inşa etmiş
Tumba Madžari
Tumba Madžari, Vardar Nehri havzası boyunca yer alan en eski ve en önemli Neolitik alanlardan biri. Ama sadece Vardar’ın değil, insanlık tarihinin ve özellikle de Avrupa tarihinin bilinen en eski kalıcı yerleşim bölgelerindenmiş. Tarihçiler, Tumba Madžari’nin Avrupa’da kurulmuş ilk tarım köyü olduğunu söylüyorlar.
Tumba Madžari’de milattan önce 6000 ile 4300 arasında yerleşilmiş. Buranın halkı tarım yapıyormuş. Hayvanları evcilleştirdikleri tespit edilmiş. Alanda, içerisinde tapınak olduğu düşünülen bir yapı bile mevcut. Burada ele geçen heykeller, bize Neolitik dönemde kadınların birtakım siyasi dengeleri ve ahlaki gücü ellerinde tuttuğunu gösteriyor. Yani “matristik” denilen kadınların hakim olduğu bir toplumsal düzen varmış.
Üsküp’ün hikayeleri tabii ki de bu kadar değil. Doya doya gezmek ve gizli hikayelerini dinlemek için tek yapmanız gereken Piri Guide uygulamasını telefonlarınıza indirmek.
Daha fazla vizesiz gidilen ülke arayışındaysanız, Kotor gezi yazımız da ilginizi çekebilir.